2013 yilinda Jean-Jacques Rousseau otobiyografi ödülüne layik görülen Kokularda Philippe Claudel, burun deliklerinden baslayip zaman ve mekan icinde süren siirsel bir yolculuk sunuyor. Yasarken üzerinde durmadigimiz ne varsa, tarif edilemez gelen her neyse, bütün bunlardan birer edebiyat abidesi cikarmayi basaran ender yazarlar arasinda, Baudelaire ile Proustun yamacinda yerini alan Claudel, cocukluktan ergenlige, delikanliliktan orta yasa, mutlulugun hüzünle ic ice gectigi bir tür koku sözlügü yaratiyor.
Her bir kokunun izlenimci bir tablo gibi, ele avuca gelmez renk vuruslariyla ciziktirildigi, dantelamsi bir dokuyla islendigi, simyaci titizligiyle özlerine inip cesur karisimlarin yaratildigi, zarafet ve nezaket dolu hayat tablolari, altmis üc kücük mücevher...
Herkesin kendinden, asina kokularindan bir seyler bulabilecegi Kokularda, günümüzün bunca örseleyici, süratli, ici bosalmis ve kiyici dünyasinda belki bir an durup baska hayatlarin, baska ihtimallerin tahayyülünü bu koku envanterinden yola cikarak kurabiliriz...
Gecmisin kisacik anlarindan baslayarak bellege övgüye dönüsen, siradan, mahrem yasantilarin kutlanip ebedilestirildigi ve edebilestirildigi bu kisa metinlerde, yalnizca gecmise güzelleme degil, bizi biz yapan o günlere ve o kokulara bir tesekkür bulabilir; yasama agrimizi dindirecek devayi sezebiliriz.