David McNally bu ilginc calismasinda ucubeligin arkeolojisini yapiyor. Brezilyadaki halk hikayelerinden Ingilteredeki ortak alanlarin citlenmesine kadar bütün dünyada gözlemlenen ortak bir fenomenin izini politikadan iktisada, folklorden edebiyata kadar pek cok alanda sürüyor. Insanlik tarihinin Sucubelikle olan macerasinin, Sucube bedenlere duyulan nefret ve tiksinmenin yalnizca dislamaya degil, ayni zamanda sermayenin dogasina dair bir anlati oldugunu gözler önüne seriyor. Bunun icin bir yandan Rembrandt o meshur tablosunun altinda burjuvazi ile proletarya arasindaki iliskinin bir alegorisinin yattigini, öte yandan Shelleynin ölümsüz anlatisinin kendi cagini yansitmanin cok ötesinde politik bir imaya sahip oldugunu gösteriyor. Yolu Shakespearein eserlerine de düsen McNally, Marxin söz dagarcigindaki ucubeleri de satir satir ele aliyor. Toplumsal bilincdisini da kapsayan bu arkeolojik kazi, yalnizca kültürel simgelerin pesine düsmüyor; ayni zamanda Marksist deger teorisini temele alarak 2007 krizini ve bu krizden sonra piyasanin aldigi sekli de detaylariyla tesrih ediyor.
Elinizdeki kitap, on altinci yüzyil Ingilteresinde kamusal infaz sahnelerinin sonunda ölüyü cerrahlarin keyfine terk etmemek icin ugrasanlarin direnisinin, yirmi birinci yüzyilda cenazesini almak icin sesini yükseltenlerinkiyle ayni gelenege ait oldugunu güclü bir kuramsal donanim ve edebi bir dille gözler önüne seriyor.