Michel Leiris 1990 yilinda yasama veda ettiginde, Fransiz antropolog Claude Lévi-Strauss Libération gazetesindeki veda yazisinda Leirisin tartismasiz yüzyilin en büyük yazarlarindan biri oldugunu ileri sürmüstü. Neydi peki onu bu kadar büyük yapan Gercekcilik damgasinin altina gizlenen caginin dar görüslü nesnelciligine ve onun sürekli telkin ettigi kendinden kopusa karsi edebiyatin icinden güclü bir itiraz yükseltmesi degil mi Anilarini, gözlemlerini, fantezilerini hatta itiraflarini yazdigi, otobiyografik deneme diyebilecegimiz türden yazilarinda dogruyu kendi disinda degil ama daima icinde arayan Leiris icin caginin Montaignei yakistirmasini yapanlar cok da haksiz sayilmaz.
Leiris, Lge dhomme Erginlik Yasi kitabinin 1946 tarihli baskisina yazdigi ünlü önsözde, tam da bu itirazini gerekcelendirmek üzere boga güresini, toro ile torero, yani boga ile güresci arasindaki tehlikeli iliskiyi ve uyandirdigi erotik cagrisimlari betimlerken, yazma eylemini tekrar düsünmemizi saglayacak bir sahicilik sorgulamasina girisir. O önsöz baslangicsa sorgunun vardigi zirve iste bu metin toplamidir.
Kitabin icinde bulunan Bir Sanattan da Ötedir Boga Güresi adli yaziyi yillar önce Gergedan dergisi icin titizlikle ceviren Samih Rifati bu vesileyle saygiyla aniyoruz...